sen şimdi ordan okumaya başladığında sayfa karanlık ve yazılar açık renk, işte okuduğun o açık renk benim ve karanlık senin için. gözlerin kapanmak üzere ama sen farkında değilsin, sabah olmuş mu olmamış mı kimsenin umrunda değil. ama benim umrumda. nefesim daralmış, vakit daralmış sanki bir güvercinin yarasa dolu mağaraya girmesi gibi. hani olur ya, birden irkilip dışarı çıkarlar, işte ben ruhumu öyle bir kaybetmişim ki, mimiklerim sertleşmeye başladı. kaşlarım aşağı iniyor ve sana gülebileceğim en kötü şekilde gülüyorum. belki gülmüyorum ve güldüğümü sanıyorum, o kısımı 1819 kış ayında kaybettim. soğuk havada, bir geminin içinde başladı herşey. okyanusun ortasındayız, dalgalar gemi boyunda, ama hepimiz kendimizi ip ile bağlamışız birbirimize, korkmamak için şarkı söylüyoruz. işte sen burada çıktın, deniz duruldu. bulutlar açıldı, denizin üzerine bir ışık hüzmesi indi ve sen orada çıktın. belki farkında değildin ama hepimiz aşık olduk sana, hepimiz seni istedik. karnımız o kadar açt
isik altinda golgede, var mi? yok mu? ya sen kimsin? kendine sordun mu? hayir, aslinda bu senin paronayan, belki su an burada bile degilsin, belki oradasin ama uyuyorsun ya uyaniksan? belki biri kafana vurdu ve bayginsin? fisiltilar duyuyorsun ama anlamiyorsun. duymuyorsun? anlama zamanin geldi!