Ana içeriğe atla

Koşuyorum

Koşuyorum...
karanlık bir ormana girdim, arkamdan kovalayan yok ama ben o korkuyla koşuyorum. etrafımı ağaçlar çevirmiş ve hepsi sarmış etrafımı ama senin sardığın gibi değil... böyle içten böyle güzel değil... koşmaya başladığım yeri hatırlamıyorum ama varacağım noktayı sadece tahmin edebiliyorum. bir karga uçuyor ve onu binlercesi takip ediyor. tepemde dönüyorlar ama ben biliyorum.

göz kapaklarım ağırlaşıyor koşarken, dolaşım sistemim birbirine dolaşıyor. bir anda atımın üstündeyim ve ben değil o koşuyor aslında, elimde mızrağım ve giydiğim gümüş üzerine altından şekiller kazınmış siyahla bezenmiş zırhım ile. sağ omzunda lilyum var, altından kazınmış gümüş omuzluğumla. ve ben hala koşuyorum... atım benim farketmediğim uçurumdan uçarak geçiyor, pegasus... sen beni kurtardın hep, sen beni dinledin... ruhumda yaşadın... ruhumla yaşadın... büyük bir aydınlığa geliyorum, büyük... çok büyük... güneş gözümü alıyor ama pegasus güneşe doğru uçuyor. tepede yükselmiş olan kulelere yaklaşıyoruz, leydim beni pencerede bekliyor, saçları rüzgarla savruluyor, pegasus'un kanat rüzgarları ile iyice savruluyor saçları. güzel kesimli düzgün, ipek gibi saçları... ben gözlerinin içinde kayboluyorum ve pagasus beni balkona bırakıyor.

leydim beni balkondan karşılıyor ve süzülerek yanıma geliyor, beni sarıyor... ben onu sarıyorum... etrafımızdan ışıklar saçıyoruz sanki, yıldızlar yanımıza iniyor, ruhlarımız kavuşuyor ve dudaklarımız dalgaların kumlası ıslattığı gibi ıslanıyor. ve birbirimizin kulağına fısıldayarak konuşuyoruz... Hoşgeldin diyor leydim bana, hoşgeldin...

Mp3: "Narsilion - [Return To The Silver Forest] Lost Horizons" dinlenirken kısık ateşte okunur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zehirlenmeler

Şimdi ne alaka diyebilirsiniz ama, sanırım zehirlendim ve bunun için belirtileri ararken buldum. 100'e yakın sitede aynı yazıları görünce ben de yazayım dedim. kaynaklar en altta mevcuttur. hatta kaynaktan direk copy&paste :) Zehirlenme Nedir? Herhangi bir kimyasal, organik veya fiziksel madde vücuda girdikten sonra özelliğine göre yerel veya genel hasar meydana getirerek, ölüme neden olabiliyorsa bu maddeye ZEHİR, olaya ise ZEHİRLENME denir. Yerel belirtiler: - Sokulan, ısırılan, temas eden yerde kızarıklık, şişlik, gerginlik, ağrı ve kaşıntı Genel belirtiler: - Vücut ısısının yükselmesi (ateş), - Tüm vücutta kızarıklık, döküntü, kaşıntı, - Solunum sıkıntısı, hızlı ve zayıf atan nabız, - Baş ağrısı, kulak çınlaması, - Halsizlik, kendinden geçme, gelişen bilinç kaybı, - Şok, ölüm. Zehir, vücuda bilerek (kasti) veya bilinmeden(kazara), dört yoldan alınabilir: 1-Sindirim, 2-Solunum, 3-Deri ve 4-Kan yoluyla, olmak üzere. Sindirim Yolu Zehirlenmeleri Ağız yoluyl

neyse bi gün.

kendimi kesiyorum, o sırada yanımdan hızla geçmekte olan aracın içinde oluşan sonik dalgalar bıçağımı kırdı. ben de kendimi kesmekten vaz geçtim. bıçak tamircisi aramaya çıktım, 8. caddenin sonundaki 2. sokağa girdim orada olmalıydı, fakat orada da bulamadım. yerini değiştirdiğini söyleyen kavak ağacına selam edip, yerini öğrenmeye çalıştım. 3. sokağın sonunun bağlandığı 4. caddedeki kuyumcuya sormak istedim, o da bana bıçağı 12 lira karşılığında satın alabileceğini söyledi, olmaz 20 lira eder benim kırık bıçağım dedim. hayır 13 veririm en fazla dedi. o parayı alamam bu sizin hakkınız dedim ve çıktım. yoldan geçen hain kurt bana bıçak ustasının Sinfir dağında olduğunu söyledi, neden orada diye sorarken ortadan kayboldu. vertigo bünyemin gerçek dünyadaki oluşan olayları bana bu şekilde yansıttığını biliyor muydunuz? hayır kendimi kesmiyordum, otobüs bekliyordum ki otobüs geldiğinde yeni aldığım akbili düşürdüğümü farkettim. onu aramak için akbil gişesine kadar gitmiş olmam oranın bı

dünyadan uzak.

günlerden ne? hangi zamandayız? neden hala nefes alabiliyorum ama hareket edemiyorum. buradaki nemli ve ağır toprak kokusu ne? gitmek için vakit gelmek bilmiyor. gözlerim doluyor yavaş yavaş, o kadar ağır ki göz yaşlarım biri kabından taşıp yere düşüyor, yavaşça.. her yere dağılıyor odamı dolduruyor. o kadar dolduruyor ki boğazıma kadar geliyor su, yutkunamıyorum. pencereyi açıyorum hava almak için, aslında ben nefes alamıyorum ki... evet ben bu dünyayı terkedeli çok oldu..