Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Koşuyorum

Koşuyorum... karanlık bir ormana girdim, arkamdan kovalayan yok ama ben o korkuyla koşuyorum. etrafımı ağaçlar çevirmiş ve hepsi sarmış etrafımı ama senin sardığın gibi değil... böyle içten böyle güzel değil... koşmaya başladığım yeri hatırlamıyorum ama varacağım noktayı sadece tahmin edebiliyorum. bir karga uçuyor ve onu binlercesi takip ediyor. tepemde dönüyorlar ama ben biliyorum. göz kapaklarım ağırlaşıyor koşarken, dolaşım sistemim birbirine dolaşıyor. bir anda atımın üstündeyim ve ben değil o koşuyor aslında, elimde mızrağım ve giydiğim gümüş üzerine altından şekiller kazınmış siyahla bezenmiş zırhım ile. sağ omzunda lilyum var, altından kazınmış gümüş omuzluğumla. ve ben hala koşuyorum... atım benim farketmediğim uçurumdan uçarak geçiyor, pegasus... sen beni kurtardın hep, sen beni dinledin... ruhumda yaşadın... ruhumla yaşadın... büyük bir aydınlığa geliyorum, büyük... çok büyük... güneş gözümü alıyor ama pegasus güneşe doğru uçuyor. tepede yükselmiş olan kulelere yaklaşıyor

Kendimle Röportaj

soru 1: hangi ülkenin kralısın? cevap 1: kumdan kalemin kralıyım, ve sen benim prensesim olabilirdin?! soru 2: sen kendini ne sanıyorsun? cevap 2: kral demiştim sanırım? soru 3: kumdan kaleni yıkarsam ne yaparsın? cevap 3: biraz bekler, yenisini yaparım, ve hiç zor olmaz... soru 4: madem çabuk yapılacak neden hemen değil? cevap 4: çünkü yıkanın ayak izi kalmıştır, biraz da dalga gelir üzerine zemin düzleşir, ayrıca ayak izine de saygımız var, kalemizin egemenliğinde... soru 5: peki ya eski kale? cevap 5: yıkanın olsun... soru 6: peki ya şimdi? cevap 6: evet... :) kumun düzleşmesi lazım... teşekkürler...

Allahım kör et beni

şener şen'in arabesk te söylediği enfes şarkı.. sözlerini de yazayım tam olsun : amaaan, bu ne acı, bu ne keder, bu ne sancı yalaaan, yalan dünya, yalan sevgi, aşklar yalan görmeseydi gözlerim, görmeseydi gözlerim, gözlerim, gözlerim yetmedi mi gördüklerim, kör ol artık gözlerim allahım kör et beni, allahım kör et beni dünyam olsun kara zindan, esirgeme kulundan allahım kör et beni, allahım kör et beni aksın göz nurum aksın, bundan böyle kör baksın allahım kör et beni, allahım kör et beni görmeyeyim bir daha, o yarin ettiğini allahım kör et beni, allahım kör et beni yetmedi mi gördüklerim, kör ol artık gözlerim allahım kör et beni, allahım kör et beni dünyam olsun kara zindan, esirgeme kulundan allahım kör et beni, allahım kör et beni aksın göz nurum aksın, bundan böyle kör baksın eğlenceli :)

Hayır!

hayir! 60. otoban (interstate 60) filminde cok guzel bir replik vardi: "sen her istediginle yatabilen bir kadin olabilirsin, listende yattigin 300 kisi olabilir. eger ben simdi seninle yatarsam listendeki 301. yattigin adam olacagim ve digerlerinin arasinda kaybolacagim. beni unutacaksin. eğer seninle yatmazsam yatamadığın adamlar listesinde ki 1. kişi ben olacağım ve beni asla unutmayacaksın." bazi seyleri anlatmak/anlamak icin guzel bir filmdi. seyredeli cok oldu ve son bir haftada olanlar bu repligi aklıma getirdi. ilginc bir film. guzel anilar. benim anilarim var evet. aslinda icinde olmadigim anilarim da var. Not: benim bunu yazdığım tarih: 20.01.2005 hayır demeyi unutturmuş zaman...

o zamanlar küçüktüm belki de çocuk

ya kucukken garip bi çobukmuşum ben. yine aklıma geldi. arabada giderdik ben radyoda çalan parçaya playback yapardim neden? disardan gorenler ve duyanlar (!) ben soyluyorum sansin diye. bunu yaptigimda 5-6 yaşında falandım sanırım. zaten ben hep çocuktum ya ne farkeder. o zamanlar kanlıcaya yeni taşınmıştık. bir kaç ay sonra dışarıdaki insanların sesimi (!) duymadığını farkettim. evet bunu düşünmemiştim. en azından heykel sanmalarından daha kötü bir durum değildi. çocuktum sonuçta adı üstünde çocuk...

sevgiliyi ozlemek?

şöyle bir yazı yazmışım bakalım nedir? yanindan uzaklastiginda ice oturan acidir, beynin durmasi ve bisiy dusunenememe durumudur. bu noktada dogru yanlis kavrami ortadan kalkar. her an her turlu delilik yapilabilir. (bindigi otobusun onune atlamak, arabanin lastiklerini patlatmak, taksi soforunu dovmek vs... ) karsi taraf bazen "ne yapiyor lan bu?" dese de cogunlukla "ayy canim" diye tepki verebilir. bazen de yaninizdan uzaklasmaya basladigi andan itibaren arkasindan izlenir. bunu "o" farketmez bazen ferkeder fakat belli etmez. usulca uzaklasir, ve ozlememek icin arkasindan uzuuunca seyredilir. kimi zaman sirf ozlediginiz icin abuk subuk mesajlar atarsiniz, "naber?", "ben eve geldim, sen neredesin?" belki meskuldur ve cevap gelmez uzunca bi sure... ozlem kiskancliga donusur bazen de umursamazsiniz fakat icinizi kemirir...

Tavşan Deliği

Alice: Buradan gitmek için bana hangi yolu izlemem gerektiğini söyler misin? Cheshire Kedisi: Nereye gitmen konusunda iyi bir anlaşmaya bağlı bu. Alice: Neresi olduğunun önemi yok! Cheshire Kedisi: O zaman hangi yol olduğunun da bir önemi yok. Alice: Sonunda herhangi bir yere varsın da. Cheshire Kedisi: Elbette varacaksın. Eğer yeterince uzun yürürsen. Ben bunu zaten biliyordum, bana göre Alice'in çılgın serüveni kuantum'dan başka birşey değil. Tavşan deliğinde ilerliyoruz ve hep karar verdiğimiz doğrultuda akışı değiştiriyoruz.

Gölge Etme Başka İhsan İstemem

diyojen demiş ya "gölge etme başka ihsan istemem" evet onun gibi. şimdi ben gölgede kaldım, içim soğudu, özledim ama, mutluluğumu özledim. tarihsel yargılarımın sinirle bütünleşmesi ile çıkmış bütün sözlerin arkasındayım. ben söyledim, amcam derdi "ağzında sigara ile yakalansan babana, hayır içmiyorum diyeceksin" diye. hayır her odama girdiğinde aynı sakinlikle sigaramı kültablasına bırakışım gibi aslında özleyişim. beni öldürebilirsin ama asla merakta bırakmamalısın. sorulan her soruya cevabım vardır, ne soruya bakarım ne adama bakarım. ve meraklarım vardır benim, ne olduğuna da bakmam kim olduğuna da. tanrı ile aramda olan münasebet seni ilgilendirmez. o ister ben yaparım, ben isterim alırım. evet bu... ışık her zaman aynı gölgeyi vermez ama gölge hep aynı renktedir benim içimde. küçük hikayelerim var benim, eğer yanlış olduğunu sen anlatmazsan, benim için doğru hep budur. o yüzden şimdi sessiz ol, çünkü ben yazarken üzgünüm. bir delinin düş rehberi - Mayıs 2009

Yazmak İstiyorum da...

Yazmak istiyorum aslında durmadan, yazayım içimi dökeyim, fakat ne vakit bulabiliyorum ne de kafam çok rahat. saçma sapan şeyler yaşıyorum ve kimsenin hak etmediği şekilde yaşıyorum. sonra onlar bitiyor, başka problemler çıkıyor karşımıza. kısaca haberler, - belki daha düzenli olmaya başlamıştım ki, lüzumsuz geldi bitti. - kafamdaki projeyi vakit buldukça tamamlamaya çalışıyorum bitmek üzere. - çok güzel planlarım vardı, ama planın içinden -1 +3 -4 şeklinde bi hesapla o planlar da suya düştü. - moralim bir iyi bir kötü gidiyor, neyi nasıl yapacağımı düşünemiyorum, düşünmekten sıkıldım bu da bitti. - yardım istediğim kimsenin yardım edecek vakti yok bu yüzden yavaş ilerliyorum. her zaman olduğu gibi benim işimi benden iyi kimse yapamaz psikolojisi işte. - neyse olay böyleyken böyle, bu yazı da burda bitti. evet cidden yazacak çok şey var da yazamıyorum işte, şimdi 5 dk kafamı kaldırdım işten de yazıyorum.

Zehirlenmeler

Şimdi ne alaka diyebilirsiniz ama, sanırım zehirlendim ve bunun için belirtileri ararken buldum. 100'e yakın sitede aynı yazıları görünce ben de yazayım dedim. kaynaklar en altta mevcuttur. hatta kaynaktan direk copy&paste :) Zehirlenme Nedir? Herhangi bir kimyasal, organik veya fiziksel madde vücuda girdikten sonra özelliğine göre yerel veya genel hasar meydana getirerek, ölüme neden olabiliyorsa bu maddeye ZEHİR, olaya ise ZEHİRLENME denir. Yerel belirtiler: - Sokulan, ısırılan, temas eden yerde kızarıklık, şişlik, gerginlik, ağrı ve kaşıntı Genel belirtiler: - Vücut ısısının yükselmesi (ateş), - Tüm vücutta kızarıklık, döküntü, kaşıntı, - Solunum sıkıntısı, hızlı ve zayıf atan nabız, - Baş ağrısı, kulak çınlaması, - Halsizlik, kendinden geçme, gelişen bilinç kaybı, - Şok, ölüm. Zehir, vücuda bilerek (kasti) veya bilinmeden(kazara), dört yoldan alınabilir: 1-Sindirim, 2-Solunum, 3-Deri ve 4-Kan yoluyla, olmak üzere. Sindirim Yolu Zehirlenmeleri Ağız yoluyl